http://www.haberler.com/yasamin-taniklari-palladium-da-3294520-haberi/
http://www.galatagazete.com/o/index.php/sanat/fotoraf/3655-yaban-tuerk-ve-
kubilay-guemue-yaamn-tanklar-.html
http://www.semtonline.com/guncel/guncel-haberler/sergi-haberleri/779-yaban-
turk-ve-kubilay-gumus-yasamin-taniklari-ile-palladiumda.html
http://www.bigglook.com/biggistanbul/kultur/aktv_detay.asp?aktv_id=66808&aa_id=6
http://www.telehaber.com/haberler/haber-3294520/
http://www.avm.gen.tr/etiket/yaban-turk
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=255404647866264&set=a.111752162231514.16201.111696878903709&type=1&theater
OLRİX DERGİSİ MART 2007 SAYISI DOBRA DOBRA YABAN TÜRK RÖPORTAJI .
SEVGİLİ YABAN BİZLERİ KIRMAYIP BİZİMLE ROPARTAJ TEKLİFİMİZİ KABUL ETTİĞİN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ .
Estağfurullah efendim ne demek
1997/1998 YILLARI SİZİN NE İFADE EDİYOR ?
O yılları konuşmak istemiyorum desem kabalık etmiş olurmuyum ?
TABİKİ HAYIR
2006 YILI ?
Hatalarımın yılı.
PEKİ 1999.
1999. hayatımın dönüm ve değişim noktası .
BİRAZ AÇARMISIN ?
Örneğin akut arama kurtarma derneğinin k9 biriminin kurucuları arasındayım .
Aylarca yıllarca süren eğitimler . gidilen oparasyonlar , afetler ,seller, kayıplar kriminer vakhalar. Sevinçler ,gözyaşları . koltuk savaşları . yoruldum .
7 yılın ardın dan köpeğim ve ben istifa ettik.
NEDEN AKUT.
Özel bir nedeni yok . çok eskiden kurduğum bir dağcılık gurubumuz vardı YABAN KAZLARI . dağcılık ve doğa sporlarında çok kayıplar verildi bu ülkede . çok değerli sporcular kaybettik.
Ülkede kandi çapımızda arama kurtarma birimleri vardı ama dünyanın çok gerisindeydik.örneğin tüm dünya ülkelerinin aranma kurtarma birimlerinin bir k9 köpekli arama kurtarma gurubu vardır. Bizde hak getire . ve bu eksiliği Marmara depreminden sonra daha çok hissettik . afetten sonra sular biraz durulduğunda akut olarak bu birimi kurmaya karar verdik. Gerekli finansmanımız halkımız ve bir çok dünya ülkesinden gelen teknik ve bilgi kaynağını elde etmiştik. Ve işe koyulduk . aylarca yıllaraca çalıştık .türkiyeden 60 köpek ve köpek sahibi katıldı fema sınavlarına ( FEMA) FEDERAL ACİL DURUM KONFEDERASYON MERKEZİ.
Ancak sınavı geçen ve operasyonel personel olabilen sadece ben köpeğim ve ekip arkadaşım adrian hayk ve köpeği zeyna kazandı.
Sertifalarımızı aldıktan sonra . diğer kurum kuruluş .dernek ,sivil toplum örgütü,belediye itfaiye askeriye .heryere herkese eğitim vermeye başladık.
PEKİ DEVLET SİZE DESTEK OLUYORMUYDU ?
Hayır. Aksine kurusu kurusuna vergisini alıyordu .
HİÇ UNUTAMADIĞIN AFET BÖLGESİNDEN BİR ANIN VARMI.
Elbette olmazmı.hengibirini anlatayımki .
Hayatımda ilk defa profösyenelliğimi yidirdiğim operasyon Bingöl depremiydi. Ben hayatımda o kadar çok bir arada çocuk cesedi görmemiştim . sınıfa giren bir delik açılmıştı elimde fenerle içeri girdiğimde bunun bir kabus bir rüya olmasını o kadar çok diledimki .dizlerimin bağı çözülmiştü küçücük bedenler ezilerek sıkışarak ,oksijensizlikten hepsi ölmüştü . dışarı çıktığımda konuşamadım kilitlenmiştim adeta .oysa okadar çok afet ve ölüm gördümki hiçbiri ben bu kadar yıkmamıştı. Sonra bir arkadaşımın kulağına ben eve gitmek istiyorum dedim . pekiya Veysel ağabeyler nolcak dedi bana , Veysel Aksoy Bingöl akut birim başkanı ve ekib lideri ( kısa bir süre önce mide kanserinden öldü) nur içinde yatsın türkiye onu hiç unutmayacak. . eğer ordan gidersek halkın ve yönetimin karsısında onlar çok zor durumda kalacaklardı . BIRAKIP GİTTİNİZMİ ?
• Tabiki hayır . bizler birer takımız birimiz hepimiz için hepimiz birimiz için. Bu hep böyle oldu benden sonrada böyle olacak.( biz köpeklerimize bile ekip arkadaşlarımıza verdiğimiz değirin aynısını veririz) Birlik olma ve dayanışma günüydü. O an kimse söylemedi ama ,başka operasyonlarda enkaz içinde cesetlerin içinde yemek yiyebilecek derecede soğuk kanlı olan ben ve benim gibi bir çok arkadaşım . profösyönelliklerini yitirmişlerdi ama belli etmiyorlardı geceleri birkaç saatlik uykularımızda uyku tulumlarının içinde sessiz hıçkırıklarla ağladıklarını bilirim.
•
• İlk defa silahların gölgesinde bir operasyona iştirak ediyorduk. İnsanlar cenazelerini istiyorlardı .oysa öncelik hayatta kalanları çıkartmaktır. Nefes almak için kafamızı enkazdan çıkarttığımızda kenarda bekleyen insanlar bizlere paltolarının altından kaleşnikof tüfeklerini gösteriyolardı .işin ilginç tarafı cenazeleri tek parça istiyorlardı.kesilmemiş. kadavraları çıkartmak için kaç ton beteon kırdığımı ben nede başka bir akip arkadaşım bilmiyor.
• Malzemeden çalan beton diye okulun temeline çatısına betonuna döktükleri harç ,kum kum diye bir şey yok yumruğum gibi molozlardan ve taşlardan harç yapmışlar .
• Söylenecek aslında okadar çok şey varki bu konuda . sadece kınıyor ve lanetliyorum.
• ALLAH UMARIM O GÜNLERİ BİRDAHA BİZLERE YAŞATMAZ.
• Amin .
• YANLIŞ HATIRLAMIYORSAM SEN HSBC BANKASININ BOMBALANDIĞINDADA O OPERASYONDAYDIN .
• Evet olay yerine ilk gidenlerden biri bendim . tesadüf o bölgeye çok yakındım . daha doğrusu levent tarafında biriki işık ilerdeydim.ve bankaya doğru seyir halindeydim.
• Patlamadan bir süre sonra ortalık cehennem alanı gibiydi etrafa yayılmış doku parçaları kanlar bağıran ağlayan yaralı yardım isteyen insanlar.toz bulutu biraz çökmüştü .ve her zaman yanımda olan fotoğraf makinem ve köpeğimi gerekli güvenlik önlemlerimizi aldıktan ve ekibime ilk haberi uçurduktan sonra içeri girdim .jenyy köpeğim heryerde canlı alarmı veriyordu biryandan da uluyordu .( uluduğu zaman ölü var demek ) biryandan çalışırken birkaç metre ötede ısrarla çalan bir telefon vardı jenyy sürekli oraya gitmeye çalışıyordu ama enkazın içinde yüğrümek okadar zordu ki hertaraf cam ve saç ve kesici metaryellerle doluydu enkaza girmeden önce köpeğimin pati altlarını sağlam bir şekilde bantlayıp destekladikten sonra girmemize rahmen jenyy bir şey olacak yeniden yaralanacak diye çok korkuyordum . o yüzden çok kontrollü ilerliyorduk bir yandanda bunun bir törör eylemi olduğunu bildiğimden ikinci bir patlama olacak diye aklım hep oradaydı .( dünya ticaret merkezinde uygulanan stratejik bir prosüdürdür bu ) ve nihayet telefonun çaldığı yere jenyy ulaştığında birden ses kesildi jenny den .hızlı bir şekilde oraya attım artık kendimi gördüğüm manzara korku filmini aratnayacak cinstendi . patlama esnasında başına gelen keskin metaryal başının yarısını yok etmişti . ve oracığa masanın üstüne yığılmış kalmıştı. Asıl zor olan ise halen telefon ısrarla çalmasıydı .uzandım aldım elime telefonu ( canım Annem ) yazıyordu arayan .bir süre boş boş baktım telefona ne diyeceğimi nasıl diyeceğimi bilmiyordum . ama en doğru olan o anda bize yalan söylemenin çok ayıp ve yanlış olduğuydu. Ama yalan söylemenin tam zamanı ve yeriydi kanımca . telefonu açtım kendimi tanıttım boğuk bir sesle. kızım nerde diye feryatlar içinde ağlıyordu anne. Bende kızının burada olmadığını demin birlerinin dışarı doğru koştuğunu ve telefonu burada bulduğumu endişe etmemesinin iyi olduğunu söyledim . kocaman bir yalan söyledim oysa . işte bunlar benim operasyonel hayatımda içime işleyen derin anılarımdan birkaçıydı. Oradan zaten İngiliz konsolosluğunun bombalanması olayına intikal ettik.
• YABAN HAYATLARINI KURTARDIĞINIZ İNSANLAR SİZİ ZİYARETE GELİYOLARMI HİÇ .
• Hayır gelmediler . bunun bilimsel nedeninide araştırdık biz . karşımıza çıkan cevap mantıklıydı. Uzmanlar derki bunun nedeni insanların birinci derceden yaşadıkları bu kötü dönemleri bizleri gördüklerinde tekrardan yaşadıklarını ve anımsadıklarını ifade ediyorlar . o yüzden alınmıyorum yani.
• Ama bizleri başkalarının hatırlamasını çok isterdik .devlatimizin. Bizler kötü günleri çabuk unutan bir toplumuz . ve büyüklerimiz elinde bulunan kaynakları bu konudada kullanmayı bilmiyorlar. Örneğin ben ve benim gibi birçok arkadaşım . birleşmiş milletlere kayıtlı sertifikalı eğitmen antranörler bu ülkede bir elin parmakları kadarız .
Ama yüzümüze bakan yok . sadece depremlarin anma yıldönümlerinde akıllarına geliriz . oda buyrun gelin ağıt yakmak için. Ellerindeki kaynağı eğitim amaçlı kulanmıyorlar. Oysa avrupada bizim eğitimlerimiz almış sertifalı insanlar el üstünde tululuyorlar. Ve bu insanların topluma eğitim versinler diye kurum ve kuruluşlara gereken tüm lojistik destek kaynak altyapı sağlanıyor.
BİRÇOK DEPREM KUŞAĞINI YAŞAMIŞ HALKIMIZA BİR UZMAN OLARAK SÖYLEMEK İSTEDİĞİN BİR ŞEY VARMI ? ÖRNEĞİN İSTANBULDA BÜYÜK BİR DEPREM BEKLENİYOR .
Öncelikle sunu düzelmek istiyorum ben bir derprem uzmanı yada jeoloji umanı değilim. ben arama kurtarma teknikleri konusunda uzmanım . doğa başrolünü oynar ve biz profösyöneller sahneye çıkarız .
istanbuldaki olacak olan depreme gelince medya bu konuyu biraz sakız etti gündemde bazı kurum kuruluş ve kişiler artık gündemde kalmak için yada gündem yaratmak için bunu kullanır oldular, ve sadece şöle olacak böyle olacak diye boş boş konuşuyorlar . ve halkın psikolojisini bozuyorlar . ama kimsenin önllem aldığı yok eğitim verdiği yok halka sadece evdeki dolaplarınızı vidalayın çerçevelerinizi sıkı monte edin duvarlara diyorlar.
artık kimsenin eğitim verdiği yok . evlerde kahvehanelerde barlarda gece kluplerinde vakit geciriyoruz toplum olarak . bu konuda ne devlet nede ne de yerel yönetimler belediyeler okullar birşey yapmıyorlar . üstü kapalı çocuklara bişiler veriyolar ama öylesine verdikleri şey çocukların cebine birer düdük
.
kısaca özetlemek gerekirse .,devlet birşey yapmıyorsa bireysel eğitimlere yönelmeliyiz halen çocuğumuzun boğazına bişi kaçtığında nasıl müdahele edeceğimizi bilmiyoruz . acil durumda ambulansın hangi numara olduğunu bilmiyoruz . ilkyardım eğitimlerini almalıyız birçok özel hastane dönem dönem bunu ücretsiz sertifika karşılığı veriyor. mahelleler olarak semt olarak yerel yönetimlerden deprem öncesi ve sonrası eğitimler istenmeli muhtarlarımızı bu konuda yönlendiriniz. önümüzde seçimler var bunnları onlara hatırlatın . herseyin başı eğitim ,eğitim .
ve herşeyden önemlisi birgün istanbulda büyük bir deprem olursa ( kalan sağlar bizimdir deyip bu şehri terkedin ) asıl kayıplar çünkü depremden sonra başlıyacak . çünkü bu yaşlı büyük şehirde altyapı sonrunu daha şimden en ufak doğa olaylarında içinden çıkılmaz bir hal alıyor . yollar kapanacak, iletişim kesilecek ,açlık ve salgın hastalıklar başlayacak . aakabinde en korkuncu insanlar bazıları yaşamak için bazıları çalmak için yağmalamaya başlayacak.
benim önerim baştada dediğim gibi kurtulanları alıp bu şahri terketmek . yoksa ölüm gene başka bir yoldan gelip bulacak bizi. aslında söylenecek o kadar çok şey var daha da dediğim gibi bu yazımızı büyük küçük herkes okuyacak herkesin psikolojisi kaldırmaz bunları .üzgünüm söylediklerim acı ama gerçek .
PEKALA SEVGİLİ YABAN BEN KONUDA SANA BAŞKA BİRŞEY SORMAYACAĞIM .
PEKİ NEDEN FOTOĞRAF?
Neden fotoğraf hıım fotoğraf bir aşk bir yaşam biçimi sevginin zerafetin aşkın yaşamın sessiz ifadesi benim için
FOTOĞRAFLA NE ZAMANDIR BİRLİKTESİN NE ZAMANDIR ÇEKİYORSUN?
Benim ailem avcı bir aile ,yani babam dayılarım hepsi doğayla iç içe yaşayan bir aile .
İlk balık tutmayı babamdan öğrendim ilk çadır kurmayı dayımdan öğrendim .ilk fotoğraf makinemi elime dayım verdi .
O heyacanı halen ilk günkü gibi hatırlarım. Ava gitmeyi sevmezdim ama doğada olmayı çok severdim. Sonra dayımın fotoğraf makinelerine aşık oldum sırf fotoğraf çakecem diye onlarla ava gitmeya daha özen gösterirdim .ilk fotoğraf virüsünü orda yedim.
sonra yıllarca küçük amatör bir makinem vardı . hoşuma giden otu böceği herşeyi çekerdim hep.. ama ciddi anlamda ilk aşkım derim ona hep . 1995 yılıydı Tahtakale de haylaz haylaz dolaşırken minik bir el tezgahının üzerinde gördüm onu zenit fx 12 fotoğraf makinemi. Halen görüştüğüm ali ağabeyyle sıkı bir pazarlık sonucu cebimdeki wakman nımı satarak yanlış hatılamıyorsam ozamanın parası 12 milyona almıştım
manuel olması sebebi ile her şeyi onda öğrendim . ve sirkeci esnafı su anda zenginse ben benim gibi fotoğraf delileri yüzünden zengin oldular
akabinde birçok yarışmaya ve sergiye katıldım ..ancak yıllar sonra bir kaya tırmanı sı sırasında yerden yakşık 65 yada 70 metre yukarda ipte asılı vaziyette fotoğraf çekiyordum
işimi bitirdikten sonra belimdeki pursiğe makinemin karabinasını taktım.
ancak birkaç saniye sonra o acı ses geldi kulaklarıma .kraksss aşağıya baktığımda makinem paramparça olmuştu.
o kadar üzüldüm ki gözlerim doldu arkadaşlarımdan utanmasam hüngür hüngür ağlayacaktım .üzüntüten tırmanışımı bile gerçekleştiremedim . aşağıya inip onun dağılan parçalarını topladım ve birdaha yıllarca başka bir makinenin denklanşörüne dokunamadım . PEKİ YABAN FOTOĞRAF SENİN İÇİN NEYİ İFADE EDİYOR.
Bunu birçok şekilde açıklayabilirim .öncelikle fotoğrafın kelime anlamı ( ışığı çizmek) fotoğraf bir matamatik gibidir aslında . bence fotoğraf akıl,mantık,zeka, ve duyguların birleşiminden ortaya çıkan bir karışım kimyasalıdır . herkes fotoğraf çekebilir ama herkes bu kimyasalı yukarda bahsettiğim gibi bu en önemli elementlerin birini eksik koyduğunuz zaman karşımıza çıkan bir fotoğraf karesi ama o fotoğraf olmuyor.
Fotoğraf sessiz bir anlatımdır fotoğrafın kendi konuşmalı . seyrederken düşündürmeli .
Bugun bakıyorum birçok fotoğrafın altında uzun uzun açıklamalar yapılıyor . siz ne yaparsanız yapın insanlar görmek istedikleri gibi bakıyorlar . ki birey olmamızın en önemli özelliğidir bu o yüzden ben hep derim bırakın insanları kendi hayal dünyalarında görmek istedikleri gibi görsünler . ee diyeceksiniz artık sanal dünyada paylaşıyoruz çalışmalarımızı açıklama yapmazsanız insanlar hakarete varan eleştiriler yapıyorlar. Evet haklısınız .banada yapıyorlar. Ama adı üstünde sanal dünya yani ( gerçek olmayan ) bir dünya .
Kendi kişisel serginizde eşinizi dostunuzu tanıdıklarınızı bu konuda belli bir ilgi merkezilerini eğitimi olan kişileri davet ederiz değilmi.
Ama sanal dünyada bu böyle değil bugun bir mail adresi olan kişi herhangi bir fotoğraf sitesine üye olup iki gün sonra fotoğraf sanatçısı olabiliyor ve ordan buradan okuduğu eleştirilerde derleme yapıp sizi yorum veya eleştirebiliyor. O yüzden ben hep bana hakarette etseler küfürde etseler herkese teşekkür ederim . ki bu böyle olmalı seni eleştiren kişi hakkında hiçbir fikrin yokken adı sıfatı kimdir nedir bunları bilmeden ne diyebilirsinki . o yüzden bazı arkadaşlarım insanlara kızıp yıllarca çekip paylaştıkları fotoğrafları silenler ayrılanlar soğuyanlar olmuştur . anlam veremiyorum bunlara. Fotoğraf bir eğlencedir ,çocukça bir şeydir ,eğer eğlenemiyorsanız yada sizin bu eğlencenizi bozmak isteyen kişilere ha bire cevap vermeye kalkarsanız kendi oyununuzu kendiniz bozarsınız mutsuz olursunuz.
İnsanların kendilerini ispatlama yeri sanal dünya değildir . gerçek dünyada bu erdeme ulaşmalısınız.
EVET BU KONUDA SONUNA KADAR HAKLISNIZ.
YABAN HANİ VARDIRYA HERKESİN BİR İDOLÜ ÖRNEK ALDIĞI SEVDİĞİN BEĞENDİĞİN FOTOĞRAF SANTÇILARI VARMI .
Olmazmı elbette var . ben tam bir ara güler hayranıyım . PEKİ EN ÇOK NEYİNİ SEVİYORSUN ARA GÜLERİN ? Ara gilerin kompozisyonlarını ve kompozisyonlarındaki keskin kontrastı seviyorum .
http://www.fotografevi.com/ajanssanatci.asp?haber_id=13
Ondan sonra Erdal kınacı geniş açılı çalışmaları ve derin anlatımları nefistir
http://www.fotokritik.com/kullanici/portfolyo.php?id=1994
Sonra şafak tortu nun nefis soft tonlamaları ile çalışmalarını çok beğeniyorum
http://www.fotokritik.com/kullanici/?id=181 .
Ondan sonra faika berat pehlivan hanımefendinin hayata bakış açısını ve öfkesini sessizce fotoğraflarıyla anlatımı beğendiğim sanatçılardandır
http://www.fotokritik.com/kullanici/portfolyo.php?id=12193 .onlara pek yazmam ama uzaktan hep hayranlıkla seyrettiğim ustalardır.
KENDİNİ BİRKAÇ KELİME İLE TANIMLA DESEM ?
Akıllı, mantıklı, ideailist ,zeki ,espiriütel,ağır başlı ,akıllı deli
FOTOĞRAFLA İLGİLİ UNUTAMADIĞIN BİR ANIN VARMI ?
Evet var olmazmı . 1996 yada 1997 yılları idi VAN a gidiyorum o yıllarda törürün en yoğun olduğu yıllardı güneydoğuya gitmeyi bırakın saat beş odlumu insanlar evlerine kapanırlardı o bölgede . ben hiç umrumda değildi . neyse kuskunkıran dar geçidinde jandarma karakoluna takıldım ( rakım 2250 sanırım ) askerler bölgenin güvenli olmadığı gerekçesiyele akşamları tatvana girişi yasaklamışlardı yoldaki insanlar jandarma karakolunda ağırlanıyorlardı . ben bir yolunu bulup komutanı ikna ettim . ve aradan sıvıştım . zira yıllardır karakolun adeta vesikalı fotoğrafçısıydım baskı ve tablarını ben yapardım o kadar sık giderdim ve geçerdim ki bölgeden.
Neyse güneş Tatvan dağları ve tapaleri arasında batmak üzereydi . benim hiç kaale almadığım törörist şahsiyetler bir kaya gediğinden çıkıp yolumu kesmişlerdi .kaçmam mümkün değildi zira tek şeritli bir vadi yolundaydım ve ellerinde ağır makineli tüfekler vardı .usulca sağa çektim ve kelimeyi şahadet getirmeye başladım .arabamı ve üzerimi aradıktan sonra ne iş yaptığımı buraya neden geldiğimi vs sordular ve aracımdaki fotoğraf makinemi ve 15 adet makaraya yakın filmleri buldular. Gazetecimisin dediler. Her ne kadar değilim desemde adamlar beynime dayadıkları kaleşnikof tüfeklerle 5 makara fotoğraflarını çektirdiler bana. Bende postu deldirmeyelim diye kaça kaç ebetta basayım fotoğrafları diyorum. Dememle dibçiği suratıma yemem bir oldu .olaaa hayvannn sen bizimle kafa buluyorsun salak sandın sen bizi dedi. ve beynime dayadı tekrar alev gizleyeni .işte orda herseyin bittiğini sandığım anda altı kişiden ikisi törerist olan kızlardan biri tekme dipçik beni arabaya kadar dövdü bindirdi ve filmlerini aldılar makinem dedim arka koltuğa attı makinemi ,gülümsedi ve göz kırptı . evet o törerist kız hayatımı kurtarmıştı . diğerlerine kalsa beni kevgire çevireceklerdi . ama asıl beni sonradan sarsan şey ise ölüme bir karış kala halen fotoğraf makinem demem idi . aklıma geldikçe halen hep gülerim .
EVET SANIRIM AKILLI DELİNİN NERDEN GELDİĞİ ŞİMDİ BELLİ OLUYOR
BİRKAÇ FOTOĞRAFINI ÇEKEBİLİRMİYİM ? YADA SENİN BEĞENDİN YENİ ÇEKİLMİŞ KARELERİN VARMI .
elbette çekebilirsin .benimkilerde burada sen seç.
http://img259.imageshack.us/my.php?image=photos1od7.jpg
http://www.fotokritik.com/425105
sevgili arkadaşım direnç zenginin vizöründen .
FOTOĞRAFTA NEREYE KADAR GİTMEYİ DÜŞÜNÜYORSUN BİR HEDEFİN VARMI YADA BİR HAYALİN .
Öncelikle dediğim gibi fotoğrafla kendimi ispatlama çabasında değilim bu benim için benim hayatımda beni mutlu eden en önemli faktörlerden biri. Fotoğrafla ilgili bir hayalim vardı halende var biraz açayım .2005 yılında benim yıllardır hep yapmak istediğim bir hayalim vardı ve gerekli alt yapı çalışmalarını hazırlamıştım . 12 tane kızak köpeği ile ve ben ve iki dağcı arkadaşım güneydoğuyu bir uçtan bir uca geçip bir belgesel yapmaktı ama sonanda sponsorumuzun başına bir kaza geldi ve bu hayalimdeki projeyi rafa kaldırmak zorunda kaldım. Ama eninde sonunda bunu gerçekleştirecem.
EN BÜYÜK HAYALİN BUMU SADECE .hayır bu en büyüğü değil bu sadece ısınma süreci en büyüğü eğer birgün evlenirsem ailemle birlikte yani eşim ve çocuğumuzla birlikte önce Türkiye turu tekrar ardından dünya turu ve nefis bir belgesel yapmak . EVET SEN DOĞAYI VE ONUNLA HER YAŞADIĞIN ANI KAREYE ALIYORSUN . PEKİ DÜNYAYA BİRDAHA GELSEYDİN NE OLMAK İSTERDİN DESEM
National geographic Muhabiri olmak isterdim
http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0703/default.aspx
SAHİ NEDEN HEP RAYBEN GÖZLÜK TAKIYORSUN YAZ KIŞ.
Evet yaz kış takıyorum çünkü bunlar rayben görünümünde numaralı gözlüklerim
bende asrtrimar var .ışığa karşı çok hassaslar ve beyaza. gökyüzünde beyaz bulut olsa yoruluyor gözlerim . hatta onlarsız fotoğraf çektiğimde fotoğraflarımda netlik kaybı olduğunu fark atim .
Oyüzden onlarla bir bütün olduk artık .
KENDİNİ ÖDÜLLENDİR .AMA NE İÇİN ?
Ben bir İstanbul aşığıyım .bir deniz insanıyım.ve her boğaz köprüsünden gecerken halen ilk günkü gibi heyecanlanır aracımı en sağa alır aşkla onu seyrederim. Yoğun bir iş gününden sonra şehrin bir ucundan kalkıp galata köprüsünün kuzey batı kısmına oturup dostlarla buz gibi bir birayı patates tavayla yudumlarken gün batımını seyretmek . halen hayata ve yaşama inatla küçük şeylerle mutluluğu yaşamayı ispatlarcasına kendimizi ödüllendirmeliyiz.
Yönetmen koltuğunu alıp sarıyerin tebesine oturup güneşin ilk ışıklarını elinde sıcacık kahveyle karşılamak ona merhaba demek . zira hep güneşin batışını seyreder biliriz .oysaki sabahları erken kalkıp nirengilerde güneşle selamlaşmalıyız..
SAHİ NEDEN SARIYER .VE SEN HAYATININ SON 3 YILINI SARIYERDE GEÇİRDİN BİLDİĞİM KADARIYLA.
Evet üç yılım sarıyerde yaşadım.dediğim gibi ben İstanbul aşığıyım ve Sarıyer çok sevdiğim bir coğrafya bir kasaba .karadeniz insanının sıcaklığı balıkçıları ile güneyi aratmayan bir bir güney kasabası olduğu içindir belki. Han vardırya birgün hepimizin yada birçoğumuzun güneye yerleşip bir balıkçı kasabasında yaşama hayali. Sanırım ben bu hayalimi sarıyerde buldum ve gerçekleştirdim.
NASIL BİR KARARLA ORAYA YERLEŞTİN?
Bir gece kız arkadaşımla sinemadan çıktık bir şişede şarap aldık Sarıyer yeni mahallede bir balıkçı barakasında balıkçı tenknesinin içine oturduk .ılıkla sıcak arası bir ilkbahar gecesiydi.dolunay ve yıldızlar uzansak dokunabilecek kadar yakındı bizlere adeta .teknenin içinde sırt üstü gökyüzünü seyre daldık. Derken bir yağmur. saatlerce kıpırdamadan üzerimize ve yüzümüze yağan yağmurun altında uzandık ve onu hissettik. İnanılmaz güzel bir geceydi .işte ben bir kez daha Sarıyer e ve İstanbul a aşık oldum . sabah olduğunda ise bu o bölgeye yerleşmek için kararımı asla ertelemedim..
Ve birkaç gün sonra o balıkçı barakasına elli metre yakınında 170 yıllık bir kilisenin bahçesinde bir ev buldum ve kiraladım. Hayatımın en güzel yıllarıydı diyebilirim. Hani o eski türk filmlerinde olurya vardırya mahalle kültürü işte onu buldum ve yaşadım orada.kulakları çınlasın kadriye abla vardı akşamları işten geç geldiğimde bir tepside oğlum açsındır elinde sigara böreği çorbasını koyar geitirirdi. Operasyona gittiğimde gün aşırı ararlar iyi olup olmadığımı dikkat etmem konusunda sıkı sıkı giyinmem konusunda beni uyarlardı. Gerçek komsuluk ilişkilerini istanbulda uzun yıllar sonra ilk defa orada tekrar gördüm ve yaşadım .onları asla unutmayacağım. Eğer kısmet olursa ailemi ve çocuklarımıda orada büyütmek isterim.
SEVGİLİ YABAN BEN ÇOK DOBRA DOBRA ROPORTAJ YAPTIM AMA SENİN Kİ
FARKLI BİR DOBRA ROPARTAJ OLDU . HERSEY İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.
Ne demek olrix biz eski dostuz .asıl sen beni onurlandırdığın için teşekkür ederim .
YABAN SENİNLE NE ZAMANDIR TANIŞIYORUZ ?
hımm yanılmıyorsam 20 yıl kadar oldu . evet seninle ilk tanıştığımız o günü çok iyi hatırlıyorum . hayırdır neden sordun.
HİÇÇ. SONRA ANLATIRIM
kitap aralarından anılar
3 ay önce yüklenmiş